KurmayTurk
Moderatör
- Katılım
- 19 Aralık 2020
- Mesajlar
- 227
- Tepkime puanı
- 218
1995 yılında Kuzey Harekatı için Irak'a sızmıştık. Ve PKK'nın Haftanin kampına girdik. Harekatın bitiminde bir mesaj geldi telsizden, Cudi-Ballıkaya bölgesinde Cemil Bayık ve Sakine Cansız komutasında 250 kişilik çok güçlü bir PKK grubu tespit edildi. Mehmetçik girerse çok şehit ve yaralı verilebilir. Senin önden girmeni istiyoruz şeklinde Asayiş Komutanı ve Özel Kuvvetler Komutanı imzalı.
Uzatmayayım Silopi'ye geldim. Ve Cudi dağına sızdım gece yarısı. Ve sabaha karşı Ballıkaya'ya vardım. Kış olduğu için yaklaşık -40 derece soğuk ve etraf kar dolu.
Hedef tespitini yaptıktan sonra 40 kişilik bir grupla 250 kişilik PKK grubu içine girdim. Çok yoğun temas başladı. İnan, 5 metre mesafeden temas devam ediyordu ve girdiğimiz yer PKK açısından çok avantajlı bizim açımızdan aleyhe idi. Giriş anında 10 subay-astsubay yaralandı ve ilerleyen zamanda bir uzman çavuşumuz şehit oldu. Karşı taraf da çok sayıda kayıp verdi. İnanılmaz bir muharebe oldu. Hava kararınca geri çekilip tepelerde mevzilendim. Mevzilendim ancak şehit arkadaşımızın naaşını alamadık. Saaat gece 01-02'ye kadar birkaç deneme yaptık. Ancak havanın çok soğuk, yerlerin kaygan, çok karanlık olması ve PKK'nın sürekli ateşine maruz kalmamız nedeniyle şehidi alamadık. Gece yarısı, Sakine ve yanında bulunan Şimşek kod isimli kişi telsizden beni aradı. Benim telsiz kodum da Ozan idi. Cevap verdim, "Dinliyorum, ben Ozan” dedim. Epey konuştuktan sonra dediler ki "Ozan bak, durmadan girip çıkıyorsun. Bu cenazeyi alamazsın, vermeyiz. Ama anlaşalım, şehidi sana verelim". Ben de "Ne istiyorsunuz" dedim.
Dediler ki, "Bak, hava çok soğuk burda kalmanız çok zor, 1-2 gün içinde gidersiniz. Bizim de çok şehit ve yaralımız var, sizin de. Buradan ayrılırken, Armut Boğazı denilen yerden geçerken, oradaki ilk ağacın altına çuval içinde; konserve, ekmek, oksijen, tentürdiyot, sargı bezi gibi sağlık malzemesi koyacam diye söz verirsen, ki seni aşağıda savaşırken gördüm, mert bir adamsın. Savaşçısın. Koycam dersen inanırız. Eğer malzemeyi ağaç altına koyarsan biz de sana şehit cenazesini verelim". "Nasıl vereceksiniz" dedim. "Sabah saat 09.00'da tek başına yanımıza ineceksin, alıp gideceksin" dediler.
Herkesin telsize girip beni uyarmasına karşın ben, şehit çocuğun eşini ve çocuklarını düşünerek "olur" dedim. Anlaştık. Sabah olunca aşağıya indim. Baktım, cenazesi tertemiz temizlenmiş, yerde yatıyor. Yanında silahı, parmağında yüzüğü, her şeyi tam. Aldım sırtıma koydum. Etrafıma baktım. Tam yürümeye başladım. Sağ-soldaki PKK'lılar ayağa kalkıp beni selamladılar, saygılarını gösterdiler ve yukarı çıktım. Armut Boğazı'na malzemeyi koydum ve sonra oradan ayrıldım...
AYDINLIK
Uzatmayayım Silopi'ye geldim. Ve Cudi dağına sızdım gece yarısı. Ve sabaha karşı Ballıkaya'ya vardım. Kış olduğu için yaklaşık -40 derece soğuk ve etraf kar dolu.
Hedef tespitini yaptıktan sonra 40 kişilik bir grupla 250 kişilik PKK grubu içine girdim. Çok yoğun temas başladı. İnan, 5 metre mesafeden temas devam ediyordu ve girdiğimiz yer PKK açısından çok avantajlı bizim açımızdan aleyhe idi. Giriş anında 10 subay-astsubay yaralandı ve ilerleyen zamanda bir uzman çavuşumuz şehit oldu. Karşı taraf da çok sayıda kayıp verdi. İnanılmaz bir muharebe oldu. Hava kararınca geri çekilip tepelerde mevzilendim. Mevzilendim ancak şehit arkadaşımızın naaşını alamadık. Saaat gece 01-02'ye kadar birkaç deneme yaptık. Ancak havanın çok soğuk, yerlerin kaygan, çok karanlık olması ve PKK'nın sürekli ateşine maruz kalmamız nedeniyle şehidi alamadık. Gece yarısı, Sakine ve yanında bulunan Şimşek kod isimli kişi telsizden beni aradı. Benim telsiz kodum da Ozan idi. Cevap verdim, "Dinliyorum, ben Ozan” dedim. Epey konuştuktan sonra dediler ki "Ozan bak, durmadan girip çıkıyorsun. Bu cenazeyi alamazsın, vermeyiz. Ama anlaşalım, şehidi sana verelim". Ben de "Ne istiyorsunuz" dedim.
Dediler ki, "Bak, hava çok soğuk burda kalmanız çok zor, 1-2 gün içinde gidersiniz. Bizim de çok şehit ve yaralımız var, sizin de. Buradan ayrılırken, Armut Boğazı denilen yerden geçerken, oradaki ilk ağacın altına çuval içinde; konserve, ekmek, oksijen, tentürdiyot, sargı bezi gibi sağlık malzemesi koyacam diye söz verirsen, ki seni aşağıda savaşırken gördüm, mert bir adamsın. Savaşçısın. Koycam dersen inanırız. Eğer malzemeyi ağaç altına koyarsan biz de sana şehit cenazesini verelim". "Nasıl vereceksiniz" dedim. "Sabah saat 09.00'da tek başına yanımıza ineceksin, alıp gideceksin" dediler.
Herkesin telsize girip beni uyarmasına karşın ben, şehit çocuğun eşini ve çocuklarını düşünerek "olur" dedim. Anlaştık. Sabah olunca aşağıya indim. Baktım, cenazesi tertemiz temizlenmiş, yerde yatıyor. Yanında silahı, parmağında yüzüğü, her şeyi tam. Aldım sırtıma koydum. Etrafıma baktım. Tam yürümeye başladım. Sağ-soldaki PKK'lılar ayağa kalkıp beni selamladılar, saygılarını gösterdiler ve yukarı çıktım. Armut Boğazı'na malzemeyi koydum ve sonra oradan ayrıldım...
AYDINLIK