Scoulfly
Uzman Üye
- Katılım
- 20 Aralık 2020
- Mesajlar
- 193
- Tepkime puanı
- 632
- İlgi Alanlarınız
- Grafik Tasarım
- Cinsiyet
-
- Erkek
Yukarıda kısaca değinmeğe çalıştığımız Han, Chao, Hsia ve Kuzey Liang Hun devletleri gibi oluşumların ardından Kök Türk Börülüler (A-shih-na/Aşina/Çona) ailesi, 6. yüzyılın ikinci yarısından sonra Orta Asya’daki Türk Devletin idaresinde söz sahibi oldu.
Bu arada onların ortaya çıkışlarıyla alâkalı ve kimlerden geldikleri hususunda Çince belgelerde birçok kayıt da bulunmaktadır. Bunlardan birisinde özetle şöyle bir hikâye anlatılmaktadır: Kök Türkler eski Hunların soyundan gelip, onların bir koludur. Kendileri Börülü (Aşina/A-shih-na/Çona) adlı bir aileden türemişlerdir. Komşu bir devlet tarafından mağlup edilerek, top-yekûn öldürüldüler. Yalnızca bir çocuk sağ bırakılmıştı. Onun da kollarını ve bacaklarını keserek, büyük bir bataklığın içerisine attılar. Bu sırada çocuğun yanında bir dişi kurt ortaya çıkarak, ona hergün yiyecek getirdi. Daha sonra kurt çocuktan gebe kaldı. Düşmanları çocuğun hayatta olduğunu duyunca bu bataklığa bir ordu sevk etti. Kurt’a ****** tarafından birtakım güçler verildiği için, onların geldiğini duymuş ve Batı Denizi’nin (Köke Nor) doğusundaki bir dağa gitmişti. Bu dağ Kao-ch’ang’ın (Turfan) kuzey-batısında bulunuyordu. Dağın ortasında gizli bir geçitten gidilen çok büyük bir ova vardı. Kurt burada on tane erkek çocuk doğurdu. Börülüler (A-shih-na/Aşina) ailesi bu on çocuktan birinin soyundan geliyordu.
Orta Asya ile Türkistan’a Kök Türkler çağında kısmi de olsa bir huzur geldi. Yaklaşık 200 yıl kadar devam eden, Börülülerin bu sülalesinin kurduğu temel, kendinden sonrakilerin en önemli güç kaynağı oldu. Elbette ki bu yapı ve düzenin birdenbire yok olabileceğini düşünmek mantıklıca bir şey değildir. Dolayısıyla Uygurlar, Kara Hanlılar ve Selçuklularda da bu devlet anlayışını görmek mümkündür. Milletin ve devletin kutsiyeti Hunlardan intikal etse de, Kök Türklerle birlikte bu hislerin daha da kuvvetlendiğini söyleyebiliriz.
Bununla beraber Kök Türk hanedanlığının yerini bir başka Türk boyu aldı. Bu kez de milletin önüne Uygur “Yaglakar” ailesi çıktı ve kutlu Türk sancağını yükselttiler.
Uygur ismi Türkçe belgelerde ilk defa 716 senesinde Uygurların, Kök Türk Kaganlığına baş kaldırmaları sebebiyle, Bilge Kagan Yazıtında geçer. Adın manası ve etimolojisi hakkında çeşitli görüşler varsa da; umumiyetle “uyanlar, bir araya gelenler, akrabalar, müttefikler” anlamını taşıdığı ve Uy+gur şeklinde geliştiği kabul edilir.
Uygur adının siyasi bir isimden daha ziyade, kabile ve bölge adı olarak kullanıldığı yolunda görüşler vardır ki, bu muhtemelen doğrudur. Çünkü Uygur ismi hiçbir vakit bütün Türkleri kapsayan bir terim yerine geçmedi. Yine Kök Türkçe kitabelerden ve Çin kaynaklarından öğrendiğimize göre, Uygurların tarih sahnesine çıktıkları ilk yurtlarının ise, Selenge Nehrinin doğu kısımları ve Bayırkuların kuzeyinde olduğu da görülmektedir.
KONUNUN DEVAMI İÇİN OKUNMASI GEREKEN KAYNAK:
Prof.Dr. Saadettin Yağmur Gömeç, Türk Kültürünün Ana Hatları, 4. Baskı, Ankara 2018
Prof.Dr. Saadettin Yağmur Gömeç, Kök Türk Tarihi, 5. Baskı, Ankara 2016
Prof.Dr. Saadettin Yağmur Gömeç, Uygur Türkleri Tarihi, 5. Baskı, Ankara 2015
Bu arada onların ortaya çıkışlarıyla alâkalı ve kimlerden geldikleri hususunda Çince belgelerde birçok kayıt da bulunmaktadır. Bunlardan birisinde özetle şöyle bir hikâye anlatılmaktadır: Kök Türkler eski Hunların soyundan gelip, onların bir koludur. Kendileri Börülü (Aşina/A-shih-na/Çona) adlı bir aileden türemişlerdir. Komşu bir devlet tarafından mağlup edilerek, top-yekûn öldürüldüler. Yalnızca bir çocuk sağ bırakılmıştı. Onun da kollarını ve bacaklarını keserek, büyük bir bataklığın içerisine attılar. Bu sırada çocuğun yanında bir dişi kurt ortaya çıkarak, ona hergün yiyecek getirdi. Daha sonra kurt çocuktan gebe kaldı. Düşmanları çocuğun hayatta olduğunu duyunca bu bataklığa bir ordu sevk etti. Kurt’a ****** tarafından birtakım güçler verildiği için, onların geldiğini duymuş ve Batı Denizi’nin (Köke Nor) doğusundaki bir dağa gitmişti. Bu dağ Kao-ch’ang’ın (Turfan) kuzey-batısında bulunuyordu. Dağın ortasında gizli bir geçitten gidilen çok büyük bir ova vardı. Kurt burada on tane erkek çocuk doğurdu. Börülüler (A-shih-na/Aşina) ailesi bu on çocuktan birinin soyundan geliyordu.
Orta Asya ile Türkistan’a Kök Türkler çağında kısmi de olsa bir huzur geldi. Yaklaşık 200 yıl kadar devam eden, Börülülerin bu sülalesinin kurduğu temel, kendinden sonrakilerin en önemli güç kaynağı oldu. Elbette ki bu yapı ve düzenin birdenbire yok olabileceğini düşünmek mantıklıca bir şey değildir. Dolayısıyla Uygurlar, Kara Hanlılar ve Selçuklularda da bu devlet anlayışını görmek mümkündür. Milletin ve devletin kutsiyeti Hunlardan intikal etse de, Kök Türklerle birlikte bu hislerin daha da kuvvetlendiğini söyleyebiliriz.
Bununla beraber Kök Türk hanedanlığının yerini bir başka Türk boyu aldı. Bu kez de milletin önüne Uygur “Yaglakar” ailesi çıktı ve kutlu Türk sancağını yükselttiler.
Uygur ismi Türkçe belgelerde ilk defa 716 senesinde Uygurların, Kök Türk Kaganlığına baş kaldırmaları sebebiyle, Bilge Kagan Yazıtında geçer. Adın manası ve etimolojisi hakkında çeşitli görüşler varsa da; umumiyetle “uyanlar, bir araya gelenler, akrabalar, müttefikler” anlamını taşıdığı ve Uy+gur şeklinde geliştiği kabul edilir.
Uygur adının siyasi bir isimden daha ziyade, kabile ve bölge adı olarak kullanıldığı yolunda görüşler vardır ki, bu muhtemelen doğrudur. Çünkü Uygur ismi hiçbir vakit bütün Türkleri kapsayan bir terim yerine geçmedi. Yine Kök Türkçe kitabelerden ve Çin kaynaklarından öğrendiğimize göre, Uygurların tarih sahnesine çıktıkları ilk yurtlarının ise, Selenge Nehrinin doğu kısımları ve Bayırkuların kuzeyinde olduğu da görülmektedir.
KONUNUN DEVAMI İÇİN OKUNMASI GEREKEN KAYNAK:
Prof.Dr. Saadettin Yağmur Gömeç, Türk Kültürünün Ana Hatları, 4. Baskı, Ankara 2018
Prof.Dr. Saadettin Yağmur Gömeç, Kök Türk Tarihi, 5. Baskı, Ankara 2016
Prof.Dr. Saadettin Yağmur Gömeç, Uygur Türkleri Tarihi, 5. Baskı, Ankara 2015